Had Safhada Vahşet Dönemi

Canan Ekinci Yılmaz (C.E.Y.)
5 min readNov 25, 2022

Had safhada saçmalama, had safhada kötülük ve had safhada vahşet bir arada olunca ortaya nasıl bir manzaranın çıktığını görüyorsunuz değil mi?
“Normal”in “vasıf” sayıldığı, saçmalamanın ve kötülüğün zirve yaparak vahşet boyutuna ulaştığı, olanın olduğu, ölenin öldüğü yerde kaldığı, çalan çırpanın ve yalanları gözüne baka baka sıralayanın “mübarek”, hakkını savunanın “hain” olarak nitelendirildiği karanlık bir tüneldeyiz.
Hiçbir canlı can’dan sayılmıyor, var oluşun anlamı bilinmiyor, dengenin kudreti anlaşılmıyor, toprağın dahi kabul etmeyeceği insanlar kendi halinde yaşayan tüm canlılara zulmetmeyi kendine hak sayıyor.

Yıllardır gördüğümüz üzere, ormana atılan hayvanlar açlıktan birbirini parçalarken, sokaklarda başıboş gezen köpekler zaman zaman insanlara saldırırken, Konya Hayvan Barınağı’ndan gelen son görüntüler sokak hayvanlarının nasıl bir vahşete maruz kaldığını gözler önüne serdi.
Bir hayvanı elindeki kürekle kafasına vura vura öldürmek herkesin yapabileceği bir iş değil. Ha bir çocuğu öldürmüşsün kafasını parçalayarak, ha bir hayvanı. Arada hiç ama hiçbir fark yok.
O da etten kemikten, o da sevgiye ve bakıma muhtaç, o da barınmak, ısınmak ve doymak istiyor, o da büyümek ve üremek istiyor, onun da kendini ve yavrularını koruma güdüsü var.
Oyuncak gibi alınarak sokağa atılmak, ağzı dili yok diye tecavüze uğramak, insan kişi eğlensin diye kendi hemcinsini parçalamak istemiyor.

Lakin eninde sonunda saldırganlıkla ve vahşilikle suçlanan hep hayvan oluyor. Çünkü o kendini savunamıyor.
Peki ya köpekleri, horozları dövüştüren, develeri güreştiren, canlı bir maymunu masaya getirip beynini canlı iken afiyetle yiyen, kaynar suya kedi-köpek, istakoz gibi hayvanları canlı canlı atıp pişiren kim?
Kürk giymenin ihtiyaç değil moda olduğu dönemlerde masrafı, uygulama zorluğu ve ölen hayvanın soğumasının ardından kürkünün zor çıkartılıyor olması sebebiyle ötenazi yapılamadığından dolayı işkence ederek, kurşunlayarak öldürmek kürkte delik açar diyerek kürkü alınacak hayvanın kafasına tahta veya beyzbol sopası gibi cisimlerle vurarak öldüren kim?
Spor adı altında keyfine avlanan, kendisine bir zararı olmayan heybetli bir geyiğin kafasını duvarına asan, kendi doğasında yaşayan devasa bir ayının postunu şöminenin önüne seren kim?
Kurban bayramında sevaba gireceğim diye hayvana eziyet ede ede hayvanı kesmeye çalışan, kaçan hayvanın bacaklarını satırla parçalayan; turistler eğlensin diye arenadaki boğayı kanlar içinde bırakıp delirten, sonra da öldüren kim?
Sirklerde ve havuzlarda hayvanları birbirinden acımasız yöntemlerle “eğiten” kim?
Evine bakmak için aldığı köpeği balkona atıp günlerce aç susuz bırakan kim?
Evine bakmak için aldığı kedi koltukları tırmalamasın diye hayvanın tırnaklarının büyüdüğü kemikleri (parmaklarını) kestiren kim?
Hayvanların uzuvlarını keserek, yakarak, boğarak, ateş ederek öldüren kim?
Daha öncelere gidip, eski zamanlarda ölümüne dövüştürülen gladyatörler, arenada aç hayvanların önüne atılan köleler vardı desem, oo, onlar çok gerilerde kaldı dersiniz.
Kafanızı kaldırıp şöyle bir etrafınıza bakın, ne gördünüz? Bugünler de o günlerden pek de farklı değilmiş değil mi?
Vahşet, sadece kılık değiştirmiş…
****
Yazının burasında, Neslihan Tunç’un “Canlı Canlı Kaynar Suda Haşlanıyorlar” başlıklı haberinden pasajlar paylaşmak isterim:

Nasıl öldürülüyorlar?
Vizon: Gaz ile boğularak veya yüksek doz zehirle öldürülüyorlar. Bazı yerlerdeyse boyunları kırılarak veya oksijensiz bırakılarak öldürülüyorlar.
Tilki: Yabani olanları tuzaklarla yakalanıyor. Tuzağa yakalanan tilki, günlerce acı çekerek can veriyor. Eğer ölmemişse anal bölgeden elektrik veriliyor.
Astragan: Kaliteli astragan elde etmek için kuzular 10–15 günlük olmadan kesiliyor. Hayvan büyüdükçe, renginin güzelliği ve parlaklığı azalıyor, kıvırcık bukleler kayboluyor.
Fok: Derilerine zarar gelmesin diye başına ucu sivri balta ile vuruluyor. Avcı, bu darbeden sonra eliyle hayvanın yarılan başından içeri parmağını sokup beyninin dağıldığından emin oluyor.
Çinçilla: Bazı ülkelerde boyunları kırılarak veya elektroşok ile öldürülüyorlar. Elektroşok yönteminde kulak ve genital bölgelere veya dudak ve ayağa iki metal uçlu elektrik kablosu bağlanıyor.
Köpek: Kış aylarında küçük kafeslere kapatılarak, aç ve susuz bırakılarak barındırılan köpekler sonrasında boyunlarına geçirilen telle boğularak öldürülüyor.
Kedi: Kedilerin öldürülmesi zor olduğu için ve kürklerinde herhangi bir hasar istenmediğinden, ağızlarına bir hortum sokularak hortumun diğer ucundaki musluk açılıyor ve önce hortumun içinden geçen su, boynundan telle asılmış kedinin ağzından içeri doluyor. Nefes almaya çalışan hayvanın akciğerlerine su doluyor ve hayvan boğularak can veriyor.

Yüzde 70'i Çin’de üretiliyor
Kürk kurbanları arasında tilki, vizon, vaşak, leopar ve fok gibi yaban hayvanları ve çinçilla, tavşan, kedi ve köpek gibi hayvanlar yer alıyor. Dünyadaki kürk üretiminin yüzde 70'ni üstlenen Çin’de üretilen kürklerin yaklaşık yüzde 30'u yaban hayvanlarından, geri kalanıysa kürk çiftliklerindeki kafeslerde sıkış tıkış tutulan hayvanlardan elde ediliyor. Hepsi akıl almaz vahşilikteki metotlarla öldürülüyor. Daha sonra üreticiler bu kürkleri, giyim eşyası, aksesuar ve hediyelik eşyalarda kullanılmak üzere Avrupa’ya pazarlıyorlar. Anahtarlık, terlik, saç tokası, tüylü oyuncak ve biblolar bu eşyaların en kolay ulaşılabilir örnekleri arasında.

HAYTAP’tan kısa notlar
Kürk hayvanları yaşamlarını, kürkleri daha canlı olsun diye soğuk ortamda minicik kafeslerde sürdürmektedir. Bulundukları ortamı pislememeleri için masum canlılara yem ve su verilmez.
Ölü hayvanın kürkü albenisini kaybeder. Bu yüzden kürk, hayvan henüz hayattayken onun acı çığlıkları duyulmazdan gelinerek yüzülür. Bu işkenceler sırasında masum hayvan hayattadır ve kürkünün bedeninden yüzüldüğünü hissetmektedir.

Yukarıda okuduklarımıza bakıp şunu söyleyebiliriz o zaman;
“Doğal hayat içinde hayvan vahşidir ancak vahşeti yaratan, medenileştiğini iddia eden insandır.”
****
Tarih, sokak köpeklerinden “kurtulma” öyküleriyle dolu.
Bunun önüne ne kısırlaştırmayla, ne sahiplendirmeyle ne de öldürmeyle geçilebilmiş. Geldiğimiz noktada sokaklarda hâlâ başıboş köpekler var. Demek ki onlara şefkatle ve vicdanla yaklaşılmamış, sevilmemiş, hep sorun olarak görülmüş, hep şiddet uygulanmış. Malum, sevmek için önce anlamak lazım.
Onların da yaşama hakkı ve duyguları olduğu hiç anlaşılmamış.

Gözden kaçan, onların hepsi değil, bazıları saldırgan. Hepsini değil, bazılarını toplayın.
Sanki bir kişi insan öldürünce tüm insanlar hapse atılıyor. Hoş, insan öldüren insan bile doğru düzgün ceza almıyor, dışarıda “başıboş” gezip etrafa tehlike saçıyor…
Sokaklardaki o başıboş hayvanlar toplansa daha iyi olmaz mı?

25 Kasım 2022 / C.E.Y.

Siz de hayvan sevenlerden misiniz? / 14 Ekim 2010
Hayvandan korkma, hayvan sevmeyen insandan kork! / 30 Eylül 2012
Sokaklardaki bu hayvanlar toplansa… / 4 Ekim 2012
Bütün hayvanlar çevreci, ya insanlar? / 5 Haziran 2013
Doğanın tekerine çomak sokup durmayın! / 9 Mayıs 2014
Susturamadığından korkar insan / 23 Ağustos 2014
Hayvan kes(eme)me bayramı! / 30 Eylül 2014
Hayvanı kendine benzetme, bırak! / 25 Ekim 2014
Zürafa tavşana, su aygırı serçe kuşuna / 8 Aralık 2015
Hayvana zulmeden zalimdir / 25 Şubat 2016
Harambe’ı neden vurdunuz? / 8 Haziran 2016
Kuyudan ders çıktı / 15 Şubat 2017
Zulmün adı ET olmuş! / 6 Eylül 2018
Kokuşizm! / 21 Aralık 2018
Aman avcı, vurma beni! / 5 Şubat 2019
Tavşan Kaç! / 13 Ağustos 2019
Siz Niye Oturuyorsunuz? / 27 Ekim 2019
Hayvan Hakları Yasası Nerede? / 23 Temmuz 2020
Bu Ne Biçim Bir Bayram Yazısı!
/ 9 Temmuz 2022

Had Safhada Saçmalama Dönemi / 21 Eylül 2022
Had Safhada Kötülük Dönemi / 7 Kasım 2022
Had Safhada Vahşet Dönemi / 25 Kasım 2022
Had Safhada Ahmaklık Dönemi / 15 Aralık 2022

--

--

No responses yet